Ülkemizde yapılan sünnet teknikleri kabaca ikiye ayırılır. İlki cerrahi sünnet ya da halk arasındaki adıyla “dikişli sünnet”. Diğer teknik ise “klipsli sünnet” yani dikişsiz sünnet. Öncelikle hangi teknik yapılırsa yapılsın, doğru teknik seçiminde en kritik nokta, sünneti yapacak doktorun en tecrübeli olduğu yöntemle sünneti yapmasıdır. Yeterli tecrübe ile, her iki yöntemle de tatminkar sonuçlar alınabilir. Ancak her iki yöntemin de kendine göre avantajları ve dezavantajları olduğunu bilmek lazım.
Resim 1: Klips sünneti
Resim 2: Klasik cerrahi (dikişli) sünnet
Klips sünneti, ülkemizde özellikle sünnet kampanyalarında, poliklinik şartlarında veya muayenehanelerde yaygın kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde sünnet derisi, plastik bir klips ile sıkıştırılır ve kesilir. Sıkıştırılarak yapıldığı için hiç kanama olmaz, pansuman yapılmaz ve dikiş atılmaz, dolayısıyla işlem 5-10 dakika gibi çok kısa sürer. Yalnız, plastik klipsin, yara kaynayana kadar penis üzerine 1-2 gün kalması gerekir. Bu sürenin sonunda hasta tekrar muayeneye çağrılarak bu klipsin keski pense ile kesilerek çıkarılması gerekmektedir ki, bu bazen ağrılı bir işlem olabilir. Yenidoğan bebeklerde klips peniste kalmadan da, klipsin sıkıştırma işleminden hemen sonra çıkarıldığı bazı teknikler de mevcuttur ancak bu çok yaygın bir sünnet tekniği değildir. Klips sünnetinin en önemli dezavantajı, dikiş atılmadığı için sünnet sonrası yaranın açılabilme riskidir. Bu özellikle büyük bebek veya hareketli çocuklarda önemli bir sorundur, yara açılması durumunda baskılı pansuman yapılması veya dikiş atılması gerekebilir. Sünnet sonrasında ise bunları yapmak ödemli ve hassaslaşmış dokuda oldukça zordur, hele ajite olmuş çocuklarda bunun için genel anestezi bile gerekebilir. Ayrıca, sünnet hattında enfeksiyon, klipsin içerisindeki tüpün penis başına değdiği yerde ezilme, ya da sünnet hattının etraf dokulara yapışması gibi sorunlar görülebilir.
Cerrahi sünnette ise, sünnet derisi bir bistüri veya makas yardımıyla kesilir. Ardından kanama olan yerler tek tek bağlanır veya bipolar enerji ile yakılır. Burada monopolar koter kullanılmamasına dikkat edilmelidir. En sonunda yara hattına çepeçevre kendiliğinden eriyen, neredeyse saç kılı inceliğinde dikişler atılır. Cerrahi sünnet, incelik gerektirdiği için daha uzun süren bir tekniktir, işlem yarım saati bulabilir, bu da en önemli dezavantajıdır. Cerrahi sünnet dediğimiz dikişli sünnette yara açılması hemen hemen hiç olmaz. Cerrahi sünnet sonrasında pansuman yapılmayabilir. Ancak bir ya da iki gün kalacak şekilde pansuman yapılması erken dönemde görülebilecek kanamayı azaltmak açısından faydalıdır. Bebeklerde pansumanlı veya pansumansız da olsa, cerrahi sünnet sonrasında pipinin üzerine bez bağlanmasında sakınca yoktur. Bebeğin bezi sık değiştirilmesi kaydıyla, çişle ve kakayla kirlense de bu sorun teşkil etmez. Cerrahi sünnetlerde bebeğin kucağa alınmasında veya bebeğin yüzüstü yatmasında bir sakınca yoktur. Klipsli sünnetlerde ise, pipinin ucundaki klips nedeniyle bebeği bezlemek daha zor olmakta veya çocuğun uykuda yüzüstü dönmesi ağrıya veya komplikasyona neden olabilmektedir. Cerrahi sünnetler sonrası yapılan pansuman, bezin içerisinde çişin temasıyla ve çocuğun hareketiyle bir süre sonra yumuşar ve 24-48 saat içerisinde kendiliğinden düşer, bu genelde sorun teşkil etmez, tekrardan pansuman yapmaya genellikle gerek yoktur. Pansumanı düşmeyen bebeklerde 24-48. Saatte pansumanı suyla ıslatılarak rahatça açmak mümkündür.
Tüm bunları anlattıktan sonra bu iki cerrahi teknikten benim hangisini tercih ettiğime gelince, ben her iki tekniği de defalarca yapmış, ve de klips sünneti ile ilgili gördüğüm sorunları yıllar önceki bir kongrede sunmuş bir hekim olarak, klips tekniğini hastalarımda uygulamıyorum. Bunun yerine dikişli tekniği, yani cerrahi tekniği öneriyorum. Neden diye sorarsanız, sünnetin uygun ve medeni şartlarda 15-20 dakika daha uzun sürmesinin çok büyük bir problem olmadığını düşünüyorum bu bir. İkincisi dikişli sünnetin yukarıda saydığım nedenlerle daha güvenli olduğunu düşünüyorum, dikişli sünnet yapıp akşam eve gittiğimde daha rahat uyuyorum bu iki. Bir üçüncü nokta da var ki, çoğunlukla akla gelmeyen bu konu cerrahi sonrası sünnet hattının iyileşmesiyle ilgili. Daha detaylı açıklamak gerekirse, klips sünnettinde penis cildini klips ile sıkıştırıp ezmek, sonrasında da bunun iyileşmesini beklemek kanımca cerrahi prensiplere aykırı. Sağlıklı yara iyileşmesinde dezenfeksiyondan sonra en önemli prensip, yara dudaklarını birbirine gerginlik olmadan yaklaştırmak ve bunu sağlarken de sağlıklı dokunun kanlanmasının bozulmamasına özen göstermektir. Oysa klips sünnetinde dokuyu sıkıştırarak kanlanmayan bir nekrotik hat, yani ölü doku hattı oluşturulur. Bu nedenle bu teknik, penis gibi hassasiyetin çok önemli olduğu bir organda kanımca, çocuğun ilerideki cinsel fonksiyonlarını etkilemese bile, cerrahi sünnet yapmak varken kabul edilebilir bir uygulama değildir, tabi bu benim şahsi görüşüm. Özetlenecek olursa, sünnette her iki tekniğin avantajları ve dezavantajları olsa da, sünneti yapacak cerrahın tercihi ve tecrübesine göre sünnet tekniğine karar vermek en doğru yaklaşımdır.
Resim 3: Klips sünneti sonrası nekrotik dokular ve ödem
facebook
instagram
instagram